Facebook'ta takip et.Twitter'da takip et. Abone Ol!
3 MAYIS TÜRKÇÜLER GÜNÜ
Türk Hareketi
2019-09-27 13:52

3 MAYIS TÜRKÇÜLER GÜNÜ

3 Mayıs Türkçüler Günü 

1942 yılında ülkemizin baÅŸbakanı olan Åžükrü SaraçoÄŸlu, Türkçü bir yönetici olarak tanınmaktadır. Bu durumunu meclis konuÅŸmalarında sık sık dile getirmektedir. 

BaÅŸbakan SaraçoÄŸlu 5 AÄŸustos 1942'de TBMM'de yaptığı konuÅŸmada ÅŸunları söylüyordu: 

'Biz Türk'üz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduÄŸu kadar bir vicdan ve kültür meselesidir. Biz azalan veya azaltan Türkçü deÄŸil, çoÄŸalan ve çoÄŸaltan Türkçüyüz. Ve her vakit bu istikamette çalışacağız.'[1] 

Lakin aynı dönemlerde devlet kadrolarına tescillenmiÅŸ solcular atanmaktadır. MEB’e getirilen Hasan Ali Yücel, “komünist” olduÄŸunu çekinmeden söyleyen arkadaÅŸ gurubunu da bakanlığının kadrolarına ve üniversitelere atıyordu. 

Türk milletinin kızıl dalgadan etkilenmesi ve yurtta komünizmin bir tehlike olarak yandaÅŸlar toplaması, Nihal Atsız‘ı ve onun gibi düÅŸünen bütün Türkçüleri komünizm karşısında bir ÅŸeyler yapma konusunda düÅŸündürüyordu. 

Bu dönemde yayımlanan “Bozkurt“, “Orhun” ve “Çınaraltı” gibi dergilerle Türkçü konularda yazılar yazan Atsız, komünizmin etkisinde kalan uyuÅŸuk beyinlerce bir “tehdit” olarak algılanıyordu. 

Eski komünistlerden İ. Hakkı BaltacıoÄŸlu fikrinin yanlışlığını anlayıp özüne döndükten sonra Eminönü Halkevinde konferans verirken, salonu dolduran solcu gençler konferansı proveke ederler. Olaylar çıkarırlar. 

Devletin her tarafına komünist kadroların yerleÅŸtirilmekte olduÄŸu gören Nihal Atsız, devrin baÅŸbakanı Åžükrü SaraçoÄŸlu'na, iki “Açık Mektup” kaleme alır, Orhun Dergisi'nin 1 Mart 1944 ve 1 Nisan 1944 tarihli sayılarında baÅŸbakan ve devlet yetkililerini uyarmak için yayınlar. 

Mektupta Milli EÄŸitim Bakanı Hasan Ali Yücel‘in emriyle komünist yazılar içeren dergilerin okullara dağıtıldığını ve o sıralarda hapishanede yatan Nazım Hikmet‘e de gizli yollardan para gönderildiÄŸini yazar. 

Åžikayet edilenlerin içinde -daha sonra Bulgaristan'a kaçarken öldürülen- Sabahattin Ali de vardır. 
Türk Milletine yazılan açık mektup MEB başındaki Hasan Ali Yücel’i telaÅŸlandırır. Rahmetli Atsız Hoca böylece, Devletin içine girerek, beynine hükmetmeye çalışan virüsleri ve amaçlarını Türk halkına ifÅŸa eder. Kaygılarını ”… Üniversitede devlet parasıyla okuyan talebeler yanlış yoldalar. Demek ki koynumuzda yılan besliyoruz. Sinsi zehirli yılanlar, bekledikleri yerlerden yemleri geldiÄŸi zaman devleti arkadan vuracaklar. Kızıl sabahı Türkiye’ye getirmek isteyen yabancı ordulara ajanlık yapacaklar…” ÅŸeklinde açıkça dile getirir. 

Devrin Milli EÄŸitim Bakanı Hasan Ali Yücel ile o günlerin Ulus gazetesi baÅŸyazarı Falih Rıfkı Atay'ın teÅŸviki ile Sabahattin Ali tarafından Atsız mahkemeye verilir. 

26 Nisan 1944'te Ankara'da baÅŸlayan ilk mahkemeye üniversite gençliÄŸi büyük ilgi gösterir, salon hınca hınç doldurulur. Bu yoÄŸun kalabalık ve tezahürat karşısında Mahkeme heyetinin içeriye pencerelerden girebildiÄŸi söylenir. 

Nihal Atsız Mahkeme Heyetine: 'Sabahattin Ali'den sorulsun, hıyanetini ispat edelim mi? Buna razı mı? ' diye sorar. Sabahattin Ali ise buna cevap verememiÅŸtir. DuruÅŸma, 3 Mayıs 1944 gününe ertelenir. 

3 Mayıs 1944 Tarihli gösteriler ve “Turancılık” davası… 

Tarihte 3 Mayıs 1944 Olayları adıyla anılan olaylar, Nihal Atsız'ın, hakkında açılan dava için Ankara'ya geldiÄŸi sırada baÅŸlamıştır. Bu tarihte gençlik komünizm aleyhine bir gösteri düzenler ve beraberinde Nihal Atsız'a sevgilerini belirtirler. 

Mahkeme salonuna giremeyen gençler Ulus Meydanı'na doÄŸru yürüyüÅŸe geçmiÅŸler, burada milli marÅŸlar söylemiÅŸ ve komünizm aleyhinde sloganlar atmışlardır[2]. 

Kafile, Ulus Meydanı'ndan sonra BaÅŸbakan Åžükrü SaraçoÄŸlu ile görüÅŸmek istemiÅŸse de bunda baÅŸarılı olamamış, milliyetçi gençlerin gösterileri hükümet tarafından ÅŸiddetle önlenmiÅŸtir. 

Bu gösterilerde tutuklanan üniversiteli gençlerin sayısı 165 olarak tespit edilmiÅŸtir[3]. 

Bu gösteriye kadar Türkiye'de yapılan bütün nümayiÅŸlerde hep hükümetin parmağı bulunmuÅŸtu. 

Alpaslan TürkeÅŸ olaylarla ilgili olarak ÅŸunları söylüyor: 

'Bunlar Milli Åžef ve onun gözde Milli EÄŸitim Bakanına nasıl gösteri yapabiliyorlardı? O zamana kadar Milli Åžef'in müsaade etmediÄŸi hiçbir gösteri yapılamazdı. Demokrasi, EÅŸitlik, Hürriyet, Gençlik... Bütün bunlar Türkiye'nin 1944 iktidarında hep palavradır. Halkın alkışları, gençlikten çıkacak 'yaÅŸa' naraları kayıtsız ÅŸartsız İnönü'nün tekelinde kalmalıdır.'[4] 

Atsız, 3 Mayıs 1944'te mahkeme salonunda savunmasını verirken adliye binasının içi ve dışı binlerce bozkurtla dolmuÅŸtur. Aynı anda Türkçülerin bu denli bir gövde gösterisi yaptığı dönemde onların gücünü kırabilmek adına, mahkeme çevresinde toplanan ve “YaÅŸasın Atsız, kahrolsun komünizm! ” diye bağıran Türkçü gençler, ÅŸiddetle gözaltına alınmış ve gözaltında bulunan yaklaşık 165 genç öldüresiye dövülmüÅŸtür. Tek suçları vatanlarını ve Türklüklerini sevmeleri olan bu gençlere, görülmemiÅŸ iÅŸkenceler uygulanmıştır. Öyle iÅŸkenceler yapılmıştır ki, gözaltındaki genç Türkçülerin kafaları yarılmış, her yeri moraran gençlerin üstü başı kan içinde kalmış, kolları ve kaburgaları kırılmıştır. Bu kargaÅŸada Atsız da tutuklanarak “tabutluklara” gönderilmiÅŸtir. 

3 Mayıs'ta bir araya gelen ve gösterilere yapan gençler birer birer tespit edilip toplanır ve tutuklanır. Milli Åžef'in emriyle saldıranlara zerre kadar merhamet tanımamışlardır. Milliyetçi gençler kıyasıya dövülür. Nihal Atsız da aynı gün duruÅŸmadan çıktıktan sonra polis tarafından gözaltına alınır. 
Bir insanın bile içinde oturamayacağı, sadece bir tabutun sığacağı kadar küçük odacıklardan oluÅŸan bir çeÅŸit “hücre” olan tabutluklarda, Nihal Atsız 2-3 gün aç bırakılmış ve çeÅŸitli iÅŸkencelere maruz bırakılmıştır. 

Alpaslan TürkeÅŸ konuyla ilgili olarak ÅŸunları yazıyor:'3 Mayıs günü heyecanla sokaÄŸa fırlayan gençler kıyasıya dövüldüler. Kafaları yarıldı, gözleri patladı. Bazılarının kolları, kaburgaları kırıldı.'[5] 

Nihal Atsız’ın Kaleminden 3 Mayıs.. 

“3 Mayıs 1944… 3 Mayıs TürkçülüÄŸün tarihinde bir dönüm noktası oldu. O, zamana kadar yalnız duygu ve düÅŸünce olan, ebedî ve ilmî sınırları pek de aÅŸmayan Türkçülük, 1944 yılının 3 Mayısında birden bire hareket oluverdi. 

Ali Suaviler, Süleyman PaÅŸalar, Mehmet Eminler, Ziya Gökalplar, Rıza Nurlar yalnız duygu, düÅŸünce, iÅŸ Türkçüsü idiler. Hareket Türkçüsü olmamışlardı. ÇıraÄŸan baskını Türkçü Ali Suavi’nin siyasî bir hareketiydi. Bunun Türkçülükle ilgisi yoktu. Sıhhiye Vekili (SaÄŸlık Bakanı) olduÄŸu zaman gayrî Türkleri atarak yerine Türkleri yerleÅŸtiren Rıza Nur, fiilî Türkçülük yapıyordu. Fakat bu da hareket deÄŸildi. 
Türkçülükte ilk hareketi, 3 Mayıs 1944 ÇarÅŸamba günü, Ankara’daki birkaç bin meçhul Türk genci yaptı. Bu bakımdan Türkçülük tarihinde onların hususî bir ÅŸerefi vardır. 

Bundan sonra 3 Mayıs Türkçülerin günüdür. O’na bir bayram diyemeyeceÄŸiz. Çünkü yıllarla süren büyük ızdırabımız o gün baÅŸlamıştır. O’na bir matem demek de kabil deÄŸildir. Çünkü bunca sıkıntıların arasında bize büyük bir imtihan vermek, yürekliyle yüreksizi er meydanında denemek, yahşı ile yamanı ayırmak fırsatını vermiÅŸtir. O güne kadar tehlikelerden gafil bir çocuk toyluÄŸu ile yürüyen Türkçülük 3 Mayıs’ta gafletten ayılmış, maskelerin arkasındaki iÄŸrenç yüzleri görmüÅŸ, can düÅŸmanlarını tanımış, dost sandığı hainleri ayırt etmiÅŸ, hayalin yumuÅŸak bulutlarından gerçeÄŸin sert topraklarına düÅŸmüÅŸtür. 

Böyle saÄŸlam bir sonuca varmak için çekilen bunca sıkıntılar boÅŸa gitmiÅŸ sayılmaz. Bundan dolayı biz 3 Mayıs’a “Türkçülerin günü “deyip çıkıyoruz. 

HOÅžLANMAYANLAR onu benimsemesin. Yalnız kendilerine benzeyenler, yani Türk’e benzemeyenler onu yadırgasın. Biz 3 Mayıs’ı sevmekte devam edeceÄŸiz. Türkçülük, tek sandığı düÅŸmanına karşı 3 Mayıs hareketini yaparken onun çift olduÄŸunu acı bir deneme ile öÄŸrendi. 
Bu millî hareketin zaferinden korkan Türkçülük düÅŸmanları, Türkçüler ortaçağı andıran vahÅŸetlerle hapse atılır ve aleyhlerinde türlü yayınlar yapılırken, onları tartışmaya çağırmak garabetini de gösterdiler. Tarih bunu bağışlamayacak ve Türkçülerin günü olan 3 Mayıs, bir gün Türklerin günü olunca onlar tarihin büyük mahkemesinde lâyık oldukları akıbete uÄŸrayacaklardır. 

TÜRKÇÜLER! Toplu veya yalnız, her yerde 3 Mayıs’ı analım. Analım ve Kür Åžad’ın hâtırasını yüceltelim... 

NE mümkün zulm ile bîdâd ile imhayı hürriyet, 

Çalış, idrâki kaldır muktedirsen âdemiyyetten! ” 

Hüseyin Nihal Atsız (KÜRÅžAD, 1964, Sayı.2) 

Esasında 3 Mayıs olayları, II. Dünya Savaşı'nın seyri ile alakalıdır ve dönemin hükümetinin Almanlara karşı üstünlük kuran Ruslara Türkçüleri feda ederek bir siyasi rüÅŸvet vermesi olayıdır. 

3 Mayıs tarihli gösterilerin ve 19 Mayıs Nutku'nun ardından toplanan milliyetçilerin davası, İstanbul 1 numaralı Örfi İdare mahkemesinde görüÅŸülmeye baÅŸlanmıştır. Davada toplam 23 sanık yargılanmıştır. 

1944 Irkçılık-Turancılık Davası 

7 Eylül 1944'te baÅŸlayan ve 29 Mart 1945'e kadar süren, Türk siyasetinde önde gelen 23 ismin Irkçılık-Turancılık suçlamasıyla yargılandığı sürecin adıdır. 

Toplam 65 oturum süren dava, Türk siyasi tarihi içerisinde büyük önem arz etmiÅŸtir. Yargılama sonucunda Zeki Velidi Togan, Alparslan TürkeÅŸ, Nihal Atsız, Reha OÄŸuz Türkkan, Cihat SavaÅŸ Fer, Nurullah Barıman, Fethi TevetoÄŸlu, Nejdet Sançar, Cebbar Åženel ve Cemal OÄŸuz Öcal çeÅŸitli cezalara çarptırıldılar. 

Turancılık davası, 7 Eylül 1944 günü baÅŸladı. DuruÅŸma açıldığında, sıkıyönetim komutanlığının son tahkikat kararı, Savcı Kazım Alöç tarafından okundu. Kararın baÅŸlangıcında yer alan 'vatana ihanetleri sabit olanlar...' ibaresi sanıkları daha yargılamadan suçlu ilan ediyordu. 

Esasında bu üslup, İsmet PaÅŸa'nın 19 Mayıs Nutku'nun bir taklidinden baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildi. 
Muhakeme sırasında Türkçüler kendilerine yapılan iÅŸkencelerden bahsetmiÅŸler, “rasizm”i (ırkçılık) “raÅŸitizm” (çocuk hastalığı) olarak telaffuz eden savcı sanıkların ifadelerini mahkeme zabıtlarına geçirtmemiÅŸ, itirazları yapanlar ya azarlanmış ya da dışarı atılmıştır. 

Türk ülkesinde, Türk mahkemelerinde, suçları Türkçülük olanları cezalandırabilmek için çok deÄŸiÅŸik oyunlar oynanmıştır. 

İşkence iddialarıyla ilgili olarak Savcı Kazım Alöç'ün ÅŸu ifadeleri iÅŸkencelerin yapıldığını doÄŸrular mahiyettedir: 

'Biz bunları huzurunuza vatan hainleri, caniler ve katiller olarak getirdik. Bunları Pera Palas Oteli'nde yatıracak deÄŸildik. Onlar müstahak oldukları muameleyi görmüÅŸlerdir. Elbette onlara her nevi zulüm yapılmış ve yapılacaktır'. 

Muhakeme sırasında Alparslan TürkeÅŸ ile Mahkeme baÅŸkanı arasında cereyan 'Türk BirliÄŸi' konusundaki tartışma sırasında TürkeÅŸ'in geleceÄŸe matuf ÅŸu ifade ve tespitleri oldukça dikkat çekicidir; 
'.. Mesela, 1917'de olduÄŸu gibi 1965'te veya 1990'da da Rusya'da bir ihtilal zuhur edebilir. O zamana kadar Türkiye harb endüstrisi bakımından da, ilim ve irfan bakımından da ilerlemiÅŸ bulunur ve Türkiye'nin de yardımı ile bu birliÄŸe doÄŸru yürünebilir...' 

1 Nolu Sıkıyönetim Mahkemesinde, 7 Eylül 1944 ile 29 Mart 1945 tarihleri arasında 65 oturum devam eden yargılama sonunda milliyetçiler muhtelif hapis ve sürgün cezalarına mahkum olmuÅŸlardır. Davada 13 sanık beraat etti. On sanık ise on yıla kadar çeÅŸitli hapis cezaları aldılar. 148. maddeye muhalefet ile yargılanan Alparslan TürkeÅŸ ise 9 ay 10 gün hapse mahkum olmuÅŸtur. 

Verilen bu karar temyiz edilmiÅŸ ve Askeri Temyiz Mahkemesi, bu mahkumiyet kararlarını esastan ve usulden bozarak 23 milliyetçinin telgraf ile 26 Ekim 1945 tarihinde tahliye edilmelerini saÄŸlamıştır. Bilahare davaya 2 nolu Sıkıyönetim Mahkemesi'nde devam edilmiÅŸ ve neticede milliyetçilerin hepsi 31 Mart 1947 tarihinde beraat etmiÅŸlerdir. 

Okunması dört saat süren beraat kararında kanuni, fiili ve vicdani unsurların geniÅŸ bir ÅŸekilde tahlile tabi tutulduÄŸu görülmektedir. Kararda, o günlerde komünizm faaliyetlerinin artmaya baÅŸlaması, Sabahattin Ali'nin Nihal Atsız aleyhine dava açması gibi sebeplerle heyecanlanan gençliÄŸin komünistlere karşı duyulan kin ve nefreti izhar etmek istediÄŸi anlatılıyor: 'Bu nümayiÅŸ, milli bir ideolojinin milli olmayan bir ideolojiye karşı ifadesinden ibarettir' deniliyordu. Ancak bu kararı veren Ali Fuat Erden, Tümgeneral Kemal Alkan ve Tümgeneral İsmail Berkok hemen tayin edilmiÅŸlerdir. 
1944 yılı olayları ile ilgili olarak neticede ÅŸunlar söylenebilir; 

Türkiye'de, kemalist milliyetçilik anlayışından farklı bir milliyetçilik anlayışının yeniden baÅŸ göstermeye baÅŸlaması 30'lu yıllara tesadüf eder. Bu yeni milliyetçilik anlayışı Türk ırkının tarihi sembollerine ve kan birliÄŸine önem vermektedir. 

Bu tarz bir anlayış, faaliyetlerinin ve yayınlarının kısıtlı olmasına karşın daha açık ve ÅŸiddetli olarak 1939'da gündeme getirilmiÅŸtir. 

Atatürk'ün vefatından sonra kuvvetlenen ve yön deÄŸiÅŸtiren 'tek parti', 'tek ÅŸef', 'tek millet' gibi kavramlar, yeni bir anlayışa izin verecek türde deÄŸildi. Dönemin baÅŸbakanı Åžükrü SaraçoÄŸlu'nun Meclis konuÅŸmasıyla baÅŸlayan süreç ve geliÅŸmeler, Nihal Atsız'ın mektuplarıyla devam etmiÅŸ, 3 Mayıs 1944 tarihli milliyetçilerin gösterisi ile sona ermiÅŸtir. 

İsmet İnönü'nün 19 Mayıs Nutku ile yeni çehreye bürünen ve çok farklı, maksatlı bir bakış açısıyla 'Turancılık Davası'na dönüÅŸen hadiseler, Cumhuriyet dönemi Türk siyasi tarihinde önemli bir nirengi noktası olmuÅŸtur. 

İsmet İnönü için olayların ilk ve önemli ismi durumunda olan Atsız, davanın TürkçülüÄŸü yıkmayıp güçlendirdiÄŸini, ancak İsmet İnönü'nün yıkıldığını söylemektedir. 

3 Mayıs N. Atsız'a göre 'TürkçülüÄŸün gafletten ayrılışı can düÅŸmanlarını tanıdığı dost sandığı hainleri ayırdığı' gündür. 

Nejdet Sancar'a göre 'en hain düÅŸman komünizme dikilme' günüdür. Bütün bu tepkiler ve yorumlar içinde ele aldığımız 1944 Türkçülük Davası aslında devlet politikası içinde incelenmelidir. 
Devletler, politikaları gereÄŸi zaman zaman milliyetçi akımları el altında tutmuÅŸ, desteklemiÅŸ ve hatta kullanmıştır. 1944 yılında bu tür bir davanın baÅŸlaması Rusya'nın baskıları ile yakından alakalıdır. Rusya karşısında tutunabilmek için aradığı desteÄŸi bulamayan Türk hükümeti, Alman karşıtı olduÄŸunu göstermek için fırsat kollamıştır. 

İşte... Aranan bu fırsat Nihal Atsız'ın mektupları ile yakalanmıştır. 

19 Mayıs Nutku ile olayların büyümesine sebep olan İsmet İnönü'nün asıl amacı, bütün dünyanın dikkatini Türkçülerin ve Turancıların nasıl ezildiklerine çekmek ve dış politikadaki çeliÅŸkili uygulamalarından dolayı ortaya çıkan hatalarını örtbas etme gayretinden ibarettir. 

İnönü'nün 1944 olayı karşısındaki tavrı ve sertliÄŸi ile Rusya'ya ÅŸirin görünebilme çabası içerisindeyken, Rus yetkililerinin Türkçülerin ve Turancıların yargılanmalarını maskaraca bir oyun olarak görmeleri dönemin siyasi iktidarı adına büyük bir gaftır. 

Bu olay milliyetçilerin maÄŸdur olmasıyla sonuçlanmış ancak bu maÄŸduriyet milliyetçilere darbe olmamış, bilakis güçlendirmiÅŸ ve Türk milliyetçilerine 'KurtuluÅŸ Günü' adıyla bilinen, manası, prensipleri ve amacı belirli bir ülkü haline gelen kutlu bir gün kazandırmıştır. 

3 Mayıs'ın ilk yıldönümü 1945 senesinde o sıralarda Tophane'deki Askeri Cezaevinde tutuklu bulunan bir avuç Türkçü tarafından örtüsüz bir masa etrafında yapılan bir toplantı ile anılmış, daha sonraki yıllarda ise çeÅŸitli törenlerle kutlanmıştır. 3 Mayıs'ın maÄŸdurlarından Alparslan TürkeÅŸ'te bu tarihin 'Türkçüler Günü' veya “Milliyetçiler Günü” adıyla kutlanmasını bizzat saÄŸlamış ve bu geleneÄŸi hayatı boyunca devam ettirmiÅŸtir. 

Davanın Sonucu: 

Dava, İstanbul 1 Numaralı Örfi İdare (Sıkıyönetim) Mahkemesinde görüÅŸülmeye baÅŸlanmıştır. 65 oturum süren davada toplam 23 sanık yargılanmıştır. Davadan 13 sanık beraat etmiÅŸ. Zeki Velidi Togan, Alparslan TürkeÅŸ, Nihal Atsız, Reha OÄŸuz Türkkan, Cihat SavaÅŸ Fer, Nurullah Barıman, Fethi TevetoÄŸlu, Nejdet Sançar, Cebbar Åženel ve Cemal OÄŸuz Öcal gibi sanıklar da 26 Ekim 1945'e kadar tutuklu kalmışlardır. 

Temyiz edilen karar daha sonra 2 numaralı sıkıyönetim mahkemesince bozulur. Böylece Atsız 1,5 yıl tutuklu kaldıktan sonra 23 Ekim 1945 tarihinde tahliye edilir. Nihal Atsız Hoca, Askeri Temyiz Bozma kararında ÅŸu ÅŸekilde ifade verir. 

“ KİMSEDEN HAKSIZ YERE BİR ÅžEY TALEP ETMİYORUZ. ATALARIMIZDAN KALAN MİRASIN MEFAHİRİMİZİN GÖMÜLÜ OLDUÄžU TOPRAKLARIN BİZİM OLMASI ÜLKÜSÜNÜ KALBİMİZDE TAÅžIYORUZ. ORALARI UNUTMAMAK İSTİYORUZ. 

BEN BUNLARI ÅžAHSIM İÇİN İSTEMİYORUM. ORALARDA ÇİFTLİK VEYA APARTMAN YAPACAK DEĞİLİM. MİLLETİM İÇİN DÜÅžÜNDÜÄžÜM HAKLARDAN DOLAYI KİMSE BANA VATAN HAİNİ DİYEMEZ. BU ÇİRKEF İFTİRAYI İADE ETMEYE DE TENEZZÜL ETMİYORUM. KİMİN HAİN, KİMİN VATANPERVER OLDUÄžUNU TARİH TAYİN EDECEKTİR. HATTA ETMİŞTİR BİLE. “ 

3 Mayıs'ın ilk yıldönümü 1945 senesinde o sıralarda Tophane'deki Askeri Cezaevinde tutuklu bulunan bir avuç Türkçü tarafından örtüsüz bir masa etrafında yapılan bir toplantı ile anılmış, daha sonraki yıllarda ise çeÅŸitli törenlerle kutlanmış ve Türk milliyetçilerinin bir geleneÄŸi olmuÅŸtur. 

3 Mayıs daha sonraki yıllarda rahmetli Atsız’ın da arzusu doÄŸrultusunda 1954 yılından itibaren TÜRKÇÜLER GÜNÜ olarak kutlanmaya baÅŸlanır. 

Bizler, geleceÄŸimize ışık tutan liderlerimizi bir taraftan rahmet ve ÅŸükranla anarken, diÄŸer taraftan da onların inançları, idealleri uÄŸruna çektiÄŸi çileleri unutmamalıyız. GeçmiÅŸimizden ibret alarak gelecekte karşılaÅŸabileceÄŸimiz zorluklara, hıyanetlere hazırlıklı olmalıyız. 

Kaynaklar: 

1. TBMM, Zabit Cerideleri, Devre 6, Cilt 27, s.24-25 

2. Orhun,27 Nisan 1951, Sayı: 30 

3. Orhun,4 Mayıs 1951, Sayı:31 

4. Alpaslan TürkeÅŸ, 1944 Milliyetçilik Olayı, İstanbul, 1992, s.39 

5. Hulusi Turgut, TürkeÅŸ'in Anıları-Åžahinlerin Dansı, İstanbul, 1995, s.40 

* Irkçılık - Turancılık, Türk İnklâp Enstitüsü, 1944. 

* Mustafa MüftüoÄŸlu, Çankaya'da Kâbus - 3 Mayıs 1944, Fatih Gençlik Vakfı, 1974. 

* Alparslan TürkeÅŸ, 1944 Milliyetçilik Olayı, Türk Federasyonu, Frankfurt. 

* Reha OÄŸuz Türkkan, Tabutluktan Gurbete, 3.baskı, 1988. 

* İlhan E. DarendelioÄŸlu, Türk MilliyetçiliÄŸi Tarihinde Büyük Kavga, Burak Yayınevi, (


Bu haber 1654 kez okundu.
  • EL-UCUN TV
    28 Eylül 2020 günü saat 19.00 da Türk Hareketi Genel BaÅ...

HAVA DURUMU

ANKARA

SON YORUMLAR

  • EL-UCUN TV

    Sizinle gurur duyuyorum değerli büyüğüm komutanım , her zaman sizinle

ANKETLER

Terörsüz Türkiye Çalışmalarını Doğru Buluyormusunuz

Türk Hareketi Derneği-THD © 2016 |Web Sitemiz Türk Hareketine Aittir İzinsiz ve Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

Espower Bilisim