KİMDİR BU ERMENİLER !....
“BANA ÖYLE GELİYOR Kİ, SİZ ERMENİLERİ, 7-8 YAÅžINDA PEK MASUM VE TEMİZ BİR KIZ ÇOCUÄžU GİBİ GÖRÜYOR VE ÖYLE SANIYORSUNUZ!”
Lort Curzon İngiltere Dışişleri Bakanı
"ERMENİLER VE İHTİLALCİ KOMİTELERİ OYUNDA GEREKLİ OLAN AHMAKLARDIR."
Lenin
Rus bilgini Nikolay Marr’a göre; 451 Kalkedon Konsili’nden sonra domuz beslemeyi ve etini haram sayan Grigoryan Hıristiyanlar için kullanılan ve etnik bir anlam ifade etmeyen bir kelime.
Prof. Dr.Vernont’a göre; Ermeniler fizik bakımından birbirlerine çok az benzerler; genellikle İran topluluÄŸundan ayrıdırlar.
J.Deniker’e göre; Ermeniler maddi birçok ögelerden oluÅŸmuÅŸ karışık bir ırk kitlesidir. Bunlar Hindu, Afgan, Asuri ırklarından oluÅŸur.
l. Sufer’e göre; Ermeniler, Yahudilerle birlikte Hititler ’den gelmektedir.
Dr. S. Valsinberg’e göre; Ermenilerle Yahudiler arasında göze çarpan bir benzerlik olduÄŸu, bu benzerliÄŸin yalnız bedensel deÄŸil ruhsal yapıya da geçtiÄŸi.
Robert de Gais’e göre; Ermeniler, Orta Asya’dan Pamir yaylalarından gelen Aryen boyları ile Mezopotamya’dan kuzeye çıkan Sami ırka mensup aÅŸiretler karışımıdır.
W. S. Monreo’ya göre; Ermeniler, ırk bakımından İranlı, Beluç ve Çingenelerle hısımdırlar; renkleri, beyazdan zeytin rengine kadar çeÅŸitlidir. Sakalları lepiska veya kestane renginde, gözleri iri siyah ve mavi; burunları Yahudilerin gibi çıkıntılıdır. Yahudilerle fiziki ve ruhi birçok ortak özellikleri vardır. Kendilerini “Hıristiyan Yahudi” veya “Vaftiz edilmiÅŸ Yahudi”
denmesinin sebebi budur.
Dr.Hanrich Dudor’a göre; Ermeniler Hıristiyan olmakla birlikte Sami ırkındandırlar.
GörüldüÄŸü gibi Ermeniler bir hiçtirler.
Gürcistan Umumi Harp Kitabında Ermeniler ile ilgili ilginç cümleler bulunmaktadır. ”Tüccar ve vurguncu olan Ermeniler, Kafkas Halkını soymakta, haraca kesmektedir. Memleket için felakettir. Ermenilerin Kafkasya’da sevilmemelerinin en belirgin nedeni budur. Ermenilerin çeÅŸitli ÅŸehirlerde ve özellikle Tiflis’te oynadıkları roller, VarÅŸova’daki Yahudilerin rollerine pek benzer.”
Gerçekte Ermeni karakterinde ikiyüzlülük ihanet, riya, kurnazlık, gaddarlık, arsızlık ve biçarelik gibi menfur yüzler bulunmaktadır.
Bunu en güzel Rus tarihçisi V.L.Veliçko tarif etmiÅŸtir. Veliçko, ”Kavkaz” isimli eserinde ”Ermeniler tarih boyunca devamlı surette efendilerini deÄŸiÅŸtirmiÅŸlerdir. Roma, Bizans, İran, Rus, İngiliz, Fransız, Türk….Tarih sahnesine yeni efendi çıktığında,Ermeniler eski efendilerine isyan etmiÅŸler ve kendi efendilerini sistemli olarak satmışlardır.”
Bu tariften anlaşılacağı gibi, ”Teba-ı Sadıka” ismini Ermenilere kim yakıştırdıysa, yanlış yakıştırmış, Ermenileri tanımadan, onların tarihini bilmeden yakıştırmıştır. Osmanlı’nın güçlü olduÄŸu devirlerde “Teba-ı UÅŸak”, son devirlerinde ise “Teba-ı Bela” olmuÅŸlardır.
BilindiÄŸi gibi Osmanlı İmparatorluÄŸu içinde “Millet Sistemi” adı verilen bir sistem içerisinde asırlar boyu her türlü özgürlüÄŸe sahip olarak yaÅŸayan yirmi iki adet “Gayri Müslim” unsur bulunmaktaydı. Özellikle 1800’lü yılların başından sonra parlamento dâhil devletin hem merkez, hem de taÅŸra teÅŸkilatlarında en önemli görevlere getirilen Ermeniler, baÅŸta Rusya olmak üzere İngiltere, Fransa, Almanya ve ABD gibi devletler tarafından, bu devletlerin Orta DoÄŸu ve Kafkasya politikaları ve bu bölgedeki çıkarları doÄŸrultusunda kışkırtılmış ve kullanılmışlardır.
Buna en güzel örnek, Rus Çarı II. Nicolas’ın I.Dünya savaşı başında Ermenileri Osmanlıya karşı isyana kışkırtan ve Rusya yanında savaÅŸmalarını isteyen beyannamesidir.
“Ermeniler !...
DoÄŸudan batıya kadar büyük Rusya’nın bütün ahalisi davetimi büyük bir saygıyla kabul etti. Ermeniler, birçoÄŸunuzun altında ezildiÄŸi ve ezilmeye devam ettiÄŸi beÅŸ asırlık istibdattan sonra hürriyete sahip olacağınız saat geldi. Ruslar, Ermeni evladını büyük bir iftiharla hatırlıyor. Lazaroflar, Melikoflar ve benzer Ermeniler Slav kardeÅŸlerinin yanında vatanın geliÅŸmesi için savaÅŸmışlardı. Asırlardan beri devam eden sadakatiniz benim için bu büyük günde de vazifelerinizi sarsılmaz bir iman ve kanaatle ifa edeceÄŸinize ve gerçek davamızın ve silahlarımızın kesin zafere ulaÅŸması için çalışacağınıza bir delildir.
Ermeniler! Çarlar hükümetleri altında kan kardeÅŸlerinizle birleÅŸerek nihayet hürriyet ve adaletin nimetlerine kavuÅŸacaksınız.”
Yukarıdaki örnek de görüldüÄŸü gibi, Osmanlı İmparatorluÄŸu’nu parçalama ve paylaÅŸma politikaları açısından kullanılan Ermeniler, ”Hınçak ve TaÅŸnak terör Örgütleri” ni kurarak Osmanlı İmparatorluÄŸu’na baÅŸkaldırmışlardır.1980-1922 yılları arasında yaklaşık olarak yirmi beÅŸi büyük olmak üzere elliden fazla isyan, ayaklanma, bombalı suikast gibi terör olayları geçekleÅŸtirmiÅŸlerdir.
Bu olay ve eylemlerin amacı ise, kendilerini kışkırtan ve bir “MaÅŸa” gibi kullanan büyük devletlerin, DoÄŸu Anadolu merkez olmak üzere kuracakları kendilerine müzahir “Büyük Ermenistan Devleti” idi.
Ermeniler 1nci Dünya Harbinin baÅŸlamasıyla birlikte ve Osmanlı Ordularının cephelerde savaÅŸtığı bir dönemde, her durumdan ve fırsattan yararlanarak suçsuz ve günahsız Türk çocukları, kadın ve kızları ile yaÅŸlıları büyük ve acımasız bir katliama ve soykırıma tabi tutmuÅŸlardır.
Amerikalı Prof. Dr. Justin Mc Carty’nin çalışmaları sonucuna göre, Ermenilerin “Türkler tarafından soykırıma tabi tutulduklarını” iddia ettikleri 1915 yılındaki “Tehcir” hadisesinin öncesinde, sırasında ve sonrasında ölen Türk sayısının, ölen Ermeni sayısından iki kat fazla olduÄŸunu görmüÅŸ ve kitaplarında yayınlamıştır. Ermenilerin Türklere karşı yürüttüÄŸü bu sistematik katliamlar sırasında dünya’ya Türkler tarafından yok ediliyoruz yaygaraları ile duyurulmaktan geri kalınmamıştır.
Ermeni katliamlarının tarihi belgeleri incelendikçe ortaya çıkan manzara, bu katliamların canlı tanıkları olan zamanın Rus, İngiliz, Fransız, Alman ve ABD büyükelçiler, konsoloslar askeri yetkililerin anıları, Sözde Ermeni katliamı iddialarını ortaya atan ÅŸerefsizlerin suratlarına bir ÅŸamar gibi patlamaktadır.
1982 yılından beri ortaya çıkarılmaya baÅŸlayan “Toplu Katliam Mezarları” gerçek deliller olarak tarihteki yerlerini almaktadır. Kars/Subatan, Van-Zeve, Erzurum/YeÅŸilyayla’daki bu toplu mezarlar ve Katliam müzelerindeki, Arkadan kurÅŸunlanmış ve gaz dökülerek yakılmış çocuk, kadın, kız ve ihtiyarların kafa taslarını görenler, tarihin Ermenilerce nasıl yanıltıldığını elbet bir gün anlayacaklardır.
Neden tehcir (Sürgün-Göç) soruna gelince, Tarihten örneklerle baÅŸlayalım. Ermeniler efendilerine devamlı ihanet ettikleri için ilk defa 310-379 yılları arasında II. Sapur tarafından yetmiÅŸ bin Ermeni Patriya’ya sürülmüÅŸtür. Bundan sonra tam yirmi iki kez Bizans, Emeviler, MoÄŸollar, Memlukler, İranlılar, Ruslar tarafından sürgüne gönderilen Ermeniler, Osmanlı İmparatorluÄŸu’nun son zamanlarında, 1828 yılından itibaren çıkan her Osmanlı-Rus savaÅŸlarında Ruslara yataklık ve yardım ettikleri için üç kez sürgüne tabi tutulmuÅŸlardır.
Bu sürgün ve göç tarihini incelemek isteyenler, Ermenilerin en kritik anlarda efendilerine ihanetleriyle karşılaÅŸacaklardır.
Osmanlı İmparatorluÄŸu’nda en büyük göç 1914-1918 yılları arasında yaÅŸanmış, DoÄŸu Anadolu’da Ruslara yardım ve yataklık yapan, Rus Ordusuna katılıp öncülük eden ve onlarla birlikte Türk Ordusuna karşı savaÅŸan, Çeteler kurup savunmasız ve masum Türk köylerine saldırıp binlerce Türk’ü çocuk, kadın, yaÅŸlı demeden katleden, Türk Ordusunun lojistik hatlarını keserek orduyu yiyeceksiz, cephanesiz bırakmaya çalışan Ermenilere karşı, Osmanlı İmparatorluÄŸu bu ihanetin önüne geçmek için tehcire baÅŸvurmak zorunda kalmıştır. Bu da ihaneti gören her devletin hakkıdır.
Bu hususta en iyi açıklamaları Ruslar yapmışlardır. Rus DışiÅŸleri Bakanı prens Boplonosef; ” Ermeniler suçludur. İyilik bilmezler. Yalnız Kafkaslar Bölgesinde deÄŸil, her yerde kabahatlidirler. İmparatorluÄŸun bütün ülkesi için tehlikelidirler.” Derken, Komünist ihtilalı sonrası Lenin, ”Ermeniler ile ihtilalci komiteleri oyunda gerekli olan ahmaklardır.” Diyerek Ermenileri nasıl kullandıklarını ve ahmaklıklarını tarihe yazdırmıştır.
Lozan AnlaÅŸması sonucu Misak-ı Milli sınırlarımız dışında kalan Ermenistan ile ABD ve Avrupa’ya yerleÅŸen Ermeniler bu defa Türkiye’nin başına bela olmaya baÅŸlamışlardır.1950 li yıllardan itibaren bir soykırım masalını dünya’ya kabul ettirmeye çalışmaktadırlar. Tam otuz yıl sonra.
Amaçları, sözde Ermeni soykırım iddialarını ve Ermeni taleplerini önce dünya kamuoyuna duyurmak…
Nihai hedef ise “Büyük Ermenistan” hülyasıdır. Bu hülyanın gerçeÄŸe dönüÅŸmesi için uygulamaya konulan ve “Dört T” ÅŸeklinde adlandırılabilecek olan plan ÅŸu dört kavrama dayanmakta. ”Tanıtım, Tanınma, Tazminat, Toprak.”
Buna göre, sözde Ermeni sorunu tüm dünyada tanıtılacak, dünyaya kabul ettirildikten sonra Türkiye tarafından mecburen tanınacak, sözde soykırımdan dolayı Türkiye’den tazminat alınacak ve “Büyük Ermenistan” sınırları içerisinde yer aldığı iddia edilen topraklar Türkiye’den kopartılacak.
Bunun böyle olamayacağını Ermeniler bizden iyi biliyorlar, ama neden yapıyorlar. Bunu anlamak için ABD’li yazar ve Alkansalsı emekli savcı Samuel A.Weems’in “Ermenistan-Büyük Aldatma_Hıristiyan Bir Devletin Sırları” kitabında belirttiÄŸi gibi, Diaspora’daki Ermenilerin ve küçük bir devlet olan Ermenistan’ın para saÄŸlamak ve dış yardım elde etmek için Hıristiyanlığı, Kiliseyi ve en önemlisi Türklerin soykırım yaptığı iddialarını nasıl kullandığını anlayabiliyoruz.
Dünyada Ermenilere destek veren ABD’ye Kızılderilileri, Almanya ve Rusya’ya Yahudileri, Rusya’ya Kırım ve Karaçay-Balkar ve Ahıska Türklerini, Fransa’ya Cezayir’i hatırlatıyoruz.
Ermenilere ve Türkiye’de hepsi Ermeni olanlara Türk Tarihini bir kez daha okumalarını salık veriyoruz.
Atila ÅžimÅŸek
TÜRK HAREKETİ BAÅžKANI